100’lerce yıl öncesinden gelen mükemmel lezzet! SİMİT! Türkiye’nin sokak lezzetlerinden aklınıza ilk gelen nedir diye sorulsa, büyük çoğunluğun cevabı “SİMİT“ olacaktır.

Çok geniş yemek kültürümüz ve sokak lezzetlerimiz arasında kendisine yer edinen “Simit“ nereden gelmektedir? Sözcük kökenine baktığımızda, Babillerin ünlü hükümdarı Hammurabi dönemine denk gelen ve çivi yazısı ile yazılmış olan ve dünyanın ilk yemek tarifi kitabı olarak kabul edilen belgede et yemeklerinin yanında yenilen kıtır kıtır ekmekten bahsedilmektedir.

Bu belgede, bu yiyeceğin ismi akadça “Samādu“ olarak yer almaktadır. Akatça samādu “öğütmek” fiilinden türetilmiştir. Buradan çeşitli dillere yayılan Samādu Yunanca – Kuluri, Sırpça – Çevrek, Bulgarca – Gevrek, Arapça – Samid ve Türkçe – Simit olarak adlandırılmıştır.

Günümüzde simit denilince aklımıza halka şekli gelmektedir. Fakat Osmanlı İmparatorluğu’nun bir döneminde, kepeksiz un, irmik ve ince bulgurdan yapılan halka şeklinde ekmekler de bulunurdu. Keza, Anadolu’nun bazı yerlerinde ince bulgura hala simit denilmektedir.

Osmanlı imparatorluğu zamanında yapımına başlanan ve yola çıkacak kervanlara dağıtılan yukarıda belirtiğimiz halka şeklindeki ekmeğe zamanla simit denilmeye başlanmıştır. Simidin ilginç diğer bir özelliği ise, belki de dünya üzerinde fast food yiyecek olarak ortaya çıkan ilk ürün diyebiliriz. Ülkemizde şu anda satılan ve bilinen simide balkan ülkelerinde de rastlanmaktadır. Simidin ortaya çıkışının 15.yy olduğunu
düşünüldüğünde, balkan ülkelerine Osmanlı İmparatorluğu kanalı ile
gitmiş olma ihtimali oldukça yüksektir.

Bu kısa bilgilendirmeden sonra simit yaklaşık 600 yıldır
sofralarımız, kahvaltılarımız ve ayak üstü atıştırması olarak
hayatımızın ayrılmaz ve bir o kadar da lezzetli bir parçası olmuştur.